yandex
Aydın UZKAN
Köşe Yazarı
Aydın UZKAN
 

ŞOV KUŞAĞI

Kalbin tasdik etmediğini , dilin ikrar ettiği bir kuşağa şahitlik ediyoruz. Küçüklerin Z kuşağı , büyüklerin şov kuşağı  diye etiketlendiği bir  dönemden geçiyoruz. Kabuklar  oldukça cilalı , özler  bir o kadar çürük. Şov kültürünün  nemalarına kendini kaptıran toplum, bunun bedelini çok ağır ödüyor. Onlarca kitap yazan ve yüzlerce imza günü düzenleyen kimi  müelliflerin evlatları , eline bir kitabı alıp okumaktan aciz. Evlerindeki  kitaplar süs objesi olarak raflarda, fikirler küf objesi olarak resimlerinde  sırıtıyor. Minimalizm safsatasıyla ‘’yüklerinizden kurtulun’’ sloganını pompalayanların, banka hesapları yükte hafif ama pahada   epey ağır duruyor. Aralarındaki 20 cm  duvarı aşamayıp daha komşusuyla dahi iletişim kuramamış   ama  altı bin km ötedeki ülkeye , kurban eti dağıtımı organizasyonu için hazır kıta bekleyen aktivist kılıklılar var. Halka hizmet tekerlemesi ile attığı her adımı şipşak ettiren canım ‘’ hizmet ehli ‘’ cengâverlerin, sosyal medya hesaplarından paylaştıklarıyla,  gerçek hayat arasındaki ters orantı dudak uçuklatıyor. Tecessüs ikliminde büyüyenler, kendilerini her şartta teşhir etmenin meşruluğuna cevaz arıyor. En büyük, en pahalı, en şirin, en… diye başlayan gösteriş zincirleri örülüyor sanal platformlarda. Edebiyat halkası niyetiyle bir araya gelen kimi edepsiz halkalar,  birbirine kanca atmaktan geri durmuyor. Şuh bağlantılarla inşa ediliyor malum dergiciklerin yazar kadrosu . Ağaçları  kesip kağıt yapıyor, o kağıtlara  da ağaçları kesmeyin yazarak  döngüye su taşıyor işçiler. Kilo ile defter satıyor ömründe bir fidan dahi ekmemiş esnaf. ‘’ Kitaplar ne kadar pahalı diyor ‘’ cehaletin ucuz insanı. Dilindeki acziyet hırkasın çıkarmadan ‘’Bir hırka bir lokma ‘’sloganıyla holdingleşiyor birileri. Halis niyetle yola çıkan oluşumlar, çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane bilmecesinin özet hikayesi. Tesettür defilelerinde pazarlanıyor hicab. ‘’Önemli olan iç güzelliğidir’’ diyenler maaşlarını gömüyor kozmetiklere. Uyuşturucuyla mücadele derneğindeki üye,  esrar satarken yakalanıyor . ‘’İşleyen demir ışıldar ‘’ diyen  işçi,  erken emeklilik hayaliyle düşlere dalıyor. Doping yaparak rakiplerine üstünlük(!)  sağlamaya çalışıyor,  ekranların centilmen sporcuları. Görülüyor ki, at izinin it izine karıştığı bu şov çağında , mevcut düzenlerin bireylere yüklediği ödev akıllara zarar.  Kâra geçmenin yolu ise , Ziya Paşa’nın beytinde saklıdır ‘’Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde .’’
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2021 - Salı

ŞOV KUŞAĞI

Kalbin tasdik etmediğini , dilin ikrar ettiği bir kuşağa şahitlik ediyoruz. Küçüklerin Z kuşağı , büyüklerin şov kuşağı  diye etiketlendiği bir  dönemden geçiyoruz. Kabuklar  oldukça cilalı , özler  bir o kadar çürük.

Şov kültürünün  nemalarına kendini kaptıran toplum, bunun bedelini çok ağır ödüyor. Onlarca kitap yazan ve yüzlerce imza günü düzenleyen kimi  müelliflerin evlatları , eline bir kitabı alıp okumaktan aciz. Evlerindeki  kitaplar süs objesi olarak raflarda, fikirler küf objesi olarak resimlerinde  sırıtıyor.

Minimalizm safsatasıyla ‘’yüklerinizden kurtulun’’ sloganını pompalayanların, banka hesapları yükte hafif ama pahada   epey ağır duruyor.

Aralarındaki 20 cm  duvarı aşamayıp daha komşusuyla dahi iletişim kuramamış   ama  altı bin km ötedeki ülkeye , kurban eti dağıtımı organizasyonu için hazır kıta bekleyen aktivist kılıklılar var.

Halka hizmet tekerlemesi ile attığı her adımı şipşak ettiren canım ‘’ hizmet ehli ‘’ cengâverlerin, sosyal medya hesaplarından paylaştıklarıyla,  gerçek hayat arasındaki ters orantı dudak uçuklatıyor.

Tecessüs ikliminde büyüyenler, kendilerini her şartta teşhir etmenin meşruluğuna cevaz arıyor. En büyük, en pahalı, en şirin, en… diye başlayan gösteriş zincirleri örülüyor sanal platformlarda.

Edebiyat halkası niyetiyle bir araya gelen kimi edepsiz halkalar,  birbirine kanca atmaktan geri durmuyor. Şuh bağlantılarla inşa ediliyor malum dergiciklerin yazar kadrosu .

Ağaçları  kesip kağıt yapıyor, o kağıtlara  da ağaçları kesmeyin yazarak  döngüye su taşıyor işçiler. Kilo ile defter satıyor ömründe bir fidan dahi ekmemiş esnaf. ‘’ Kitaplar ne kadar pahalı diyor ‘’ cehaletin ucuz insanı.

Dilindeki acziyet hırkasın çıkarmadan ‘’Bir hırka bir lokma ‘’sloganıyla holdingleşiyor birileri. Halis niyetle yola çıkan oluşumlar, çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane bilmecesinin özet hikayesi.

Tesettür defilelerinde pazarlanıyor hicab. ‘’Önemli olan iç güzelliğidir’’ diyenler maaşlarını gömüyor kozmetiklere. Uyuşturucuyla mücadele derneğindeki üye,  esrar satarken yakalanıyor . ‘’İşleyen demir ışıldar ‘’ diyen  işçi,  erken emeklilik hayaliyle düşlere dalıyor.

Doping yaparak rakiplerine üstünlük(!)  sağlamaya çalışıyor,  ekranların centilmen sporcuları.

Görülüyor ki, at izinin it izine karıştığı bu şov çağında , mevcut düzenlerin bireylere yüklediği ödev akıllara zarar.  Kâra geçmenin yolu ise , Ziya Paşa’nın beytinde saklıdır ‘’Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde .’’

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.