yandex
Fatmanur GENÇOĞLU
Köşe Yazarı
Fatmanur GENÇOĞLU
 

BEYAZ BİR GÜL

İhsan son zamanlarda kendini toplumdan  soyutlayarak  münzevi  bir yaşamı benimseyerek geçirmek istiyordu . Bu şehrin kalabalığından kurtulup ruhunu dinlemek, nefes almak istiyordu.  Sahte aşklardan , merhametsiz insanlardan uzaklaşmak istiyordu.  Hayat o kadar zordu ki umudu bile kalmamıştı.  Yaklaşmakta olan bir gemiye  binip denizin  mavi derinliklerinde kayboldu. Yolculuk boyunca geçmişi aklına gelmişti. Gökyüzüne baktı bulutluydu. Deniz şimdiden ona tatlı bir huzur veriyordu.  Ve   uzun bir yolculuktan sonra  bir zaman sevdiği kadınla gittiği  ıssız bir adaya  doğru yaklaştı. Burada konaklamaya karar verdi.  Sabah olmuş gün doğmak üzereydi.  Biraz durup güneşin doğuşunu izledi.   Adada bir zamanlar sevdiği kızla birlikte oturdukları banka oturdu . Sükûnete daldı. Meczup bir halde olan İhsanın karşısına yalnız başına   güzeler güzeli, ay gibi parlayan bir kız  çıktı. Sessizliği bozdu. İhsana doğru yaklaştı  ve  mütebessim etti. Yanına oturdu.  İhsana  dönerek  sizi burada mihman edelim  , iki kelam edelim  dedi. Ve sohbet etmeye başladılar. Kadın bir zamanlar bu  bankta babasıyla birlikte  oturup denizi  izlemeyi sevdiğini  söyledi. Annemi küçük yaşlarda  kaybettim yalnız kaldım tek sevdiğim adam babamdı  o yüzden . Her  hafta sonu  babamla  birlikte bu aday gelip  dolambaçlı bir dehliz boyunca birkaç dakika yürür   , yol boyunca    kiraz, elma ve ağaçlarının  çiçek açtığını görmek güzel gelirdi bize.  Sanki    her şey   bir zikir içindeydi . Etrafımızda kelebekler uçuşması  çok güzel htirirdi. Bu yemyeşil , sessiz ada bize huzur verirdi . Bu büyülü atmosferde kaybolurduk.  Hatta bir gün babamla  birlikte yürüyüş yaparken başımıza   şöyle bir şey geldi:  Batı tarafından esen bir rüzgârın bir anda adaya yağış getirdi . Bir anda yağmur  yağmaya başladı.  O kadar hızlı yağıyordu ki  bardaktan boşalırcasına . Tecrübeli olmadığımız için sırılsıklam ıslandık. Ve bir mağaraya girdik.  Açtık biraz  yemek yedik .  Babam   yarım  ekmeği bir lokmada yuttu. Yağmur yağdıktan sonraki toprak kokusunun ona huzur verirdi. Fakat bir süre  sonra babamda öldü ondan hatıra kalan tek şey   ölmeden önce  bana bu  verdiği beyaz gül  ve  yaşanılan anılar … İşte  benim hikayem bu  dedi. Artık İhsan Bey sıra  sizde. Bu adaya neden geldiniz? Sizde hikayenizi anlatmak isterseniz dinlerim  dedi.   İhsan derin bir   şaşkınlık içindeydi , bu olanlara bir anlam veremedi  ne yapacağını bilmiyordu. Biçare bir şekilde gözünden yaşlar döküldü.   Bu peri kızını kendisine çok yakın  hmişti.  Bu duruma müteşekkir  olan  İhsan anlatmaya başladı.Ben bu adaya  gönül yaramı  unutmak , ruhumu dinlemek için geldim. Ama onu unutmak ne mümkün çünkü; sevmek ahde vefa gerektirir. Onu hâlâ özlemek ne garip bir şey değil mi ?  Hasret acısı adamın ruhuna öyle  sirayet etmişti  ki yüzüne bile yansımıştı.Biz sevgilimle pasajda  tanıştık .  Dükkânda rengârenk şemsiyeler satıyorlardı.  Şemsiye almak için gittim  birbirimizi  bir anda görürür görmez âşık olduk.  Birbirimizi deliler gibi sevdik  .Zihnimde onunla ve geleceğimiz ile ilgili hayallerim vardı . Onunla tutku dolu bir hayatım olsun istedim.  Ona kördüğüm âşık oldum.  Biz çok mutluyduk  . En azından ben öyle sanıyordum . O  Çok vefasız biliyorum . Beni bu virane hale  o getirdi. İhsan anlattıkça kızın  üzerine  hüzün çökmüştü.   Ve ihsana dönerek:   _Seni neden  terk etti bu ona sordun mu?   Birini  suçlamadan önce onunla ilgili empati kurmanı tavsiye ederim seni terk ettiyse mutlaka bir sebebi vardır. Bu benlik davası da neyin nesi? Seni anlamam için her şeyin zahirinde olup  biteni bilmem çok önemli dedi. Hiçbir fikir yok ki sana nasıl yardım edeyim bilemedim şimdi dedi.    İhsan cevap verdi:   _  Zaten beni terk etmek istiyormuş   neden diye sormak çok saçma değil mi ? Kalpten seven  insan terk etmez dedi .  Ayrıca dostum dediğim  insanla beni aldattı . Dostluk bu hayatta zor bulunan bir şeydir. İkisinede diyecek bir söz bulamıyorum ve  anlatacaklarıma  kelimeler bile yetmiyor.Yaşamımımda ben böyle bir şey görmedim . Onun için yaptığım bunca güzel şey için kendime kızıyorum doğrusu.  Kız   bu olanları duyunca lal-ü  ebkem oldu.  Biraz durdu. Ve dedi ki :   _Üzülme . Dünyada zaten ne baki ki , vuslat  çok yakın. İçinde bulunduğumuz  kâinat çok büyük.  Başımıza neler gelecek  kim bilir. Nice  insanlar çıkacak karşımıza dedi. Her daim  şükretmelisin . Sevgiyi  bu kalbe verende Hud’adır,  alanda.İyiler mutlaka kazınır. Bu kötü günlerde geçecek güzel günler göreceğiz dedi. İhsan bir saniye beklerimsiniz  demeye kalmadan kız  ortadan kayboldu .İhsan kızın  arkasından dil hun olan içime  bir güneş gibi doğdun . Sen öyle  biri oldun ki her sözün berceste olarak  dilimde dolaşıyor dedi.    İhsan bir anda  etraftan kuş sesleri duymaya başladı. İrkilerek uyandı, gözlerini açtı.   Vapurun içinde denize bakarak  dalmış olduğunu  fark etti.  Uzun uzun hayal görmüştü. Aman Allah'ım bu bir rüyamaydı. Vapurdan iner  ve  deniz kıyısında bir banka oturup kafasını toplamak istedi. Banka oturduğu zaman  banka konulmuş bir beyaz gül buldu. Ve rüyasında gördüğü kızın uzaklaştığını  fark etri. İçini büyük bir sürur kapladı. Yerdeki gülü alıp  kızı  takip etti. Büyük bir şaşkınlık içindeydi. Şaşılacak bir şey yoktu  aslında hayatta bir rüya değil  midir? Kim  bilir İhsan kızla tanıştı mutlu oldular ya  da olamadılar burası bir muamma.                                          -SON-
Ekleme Tarihi: 04 Aralık 2020 - Cuma

BEYAZ BİR GÜL

İhsan son zamanlarda kendini toplumdan  soyutlayarak  münzevi  bir yaşamı benimseyerek geçirmek istiyordu . Bu şehrin kalabalığından kurtulup ruhunu dinlemek, nefes almak istiyordu.  Sahte aşklardan , merhametsiz insanlardan uzaklaşmak istiyordu.  Hayat o kadar zordu ki umudu bile kalmamıştı.  Yaklaşmakta olan bir gemiye  binip denizin  mavi derinliklerinde kayboldu. Yolculuk boyunca geçmişi aklına gelmişti. Gökyüzüne baktı bulutluydu. Deniz şimdiden ona tatlı bir huzur veriyordu.  Ve   uzun bir yolculuktan sonra  bir zaman sevdiği kadınla gittiği  ıssız bir adaya  doğru yaklaştı. Burada konaklamaya karar verdi.  Sabah olmuş gün doğmak üzereydi.  Biraz durup güneşin doğuşunu izledi.

 

Adada bir zamanlar sevdiği kızla birlikte oturdukları banka oturdu . Sükûnete daldı. Meczup bir halde olan İhsanın karşısına yalnız başına   güzeler güzeli, ay gibi parlayan bir kız  çıktı. Sessizliği bozdu. İhsana doğru yaklaştı  ve  mütebessim etti. Yanına oturdu.  İhsana  dönerek  sizi burada mihman edelim  , iki kelam edelim  dedi. Ve sohbet etmeye başladılar. Kadın bir zamanlar bu  bankta babasıyla birlikte  oturup denizi  izlemeyi sevdiğini  söyledi.


Annemi küçük yaşlarda  kaybettim yalnız kaldım tek sevdiğim adam babamdı  o yüzden . Her  hafta sonu  babamla  birlikte bu aday gelip  dolambaçlı bir dehliz boyunca birkaç dakika yürür   , yol boyunca    kiraz, elma ve ağaçlarının  çiçek açtığını görmek güzel gelirdi bize.  Sanki    her şey   bir zikir içindeydi . Etrafımızda kelebekler uçuşması  çok güzel htirirdi. Bu yemyeşil , sessiz ada bize huzur verirdi . Bu büyülü atmosferde kaybolurduk.  Hatta bir gün babamla  birlikte yürüyüş yaparken başımıza   şöyle bir şey geldi: 

Batı tarafından esen bir rüzgârın bir anda adaya yağış getirdi . Bir anda yağmur  yağmaya başladı.  O kadar hızlı yağıyordu ki  bardaktan boşalırcasına . Tecrübeli olmadığımız için sırılsıklam ıslandık. Ve bir mağaraya girdik.  Açtık biraz  yemek yedik .  Babam   yarım  ekmeği bir lokmada yuttu. Yağmur yağdıktan sonraki toprak kokusunun ona huzur verirdi. Fakat bir süre  sonra babamda öldü ondan hatıra kalan tek şey   ölmeden önce  bana bu  verdiği beyaz gül  ve  yaşanılan anılar … İşte  benim hikayem bu  dedi.

Artık İhsan Bey sıra  sizde. Bu adaya neden geldiniz? Sizde hikayenizi anlatmak isterseniz dinlerim  dedi.

 

İhsan derin bir   şaşkınlık içindeydi , bu olanlara bir anlam veremedi  ne yapacağını bilmiyordu. Biçare bir şekilde gözünden yaşlar döküldü.   Bu peri kızını kendisine çok yakın  hmişti.  Bu duruma müteşekkir  olan  İhsan anlatmaya başladı.Ben bu adaya  gönül yaramı  unutmak , ruhumu dinlemek için geldim. Ama onu unutmak ne mümkün çünkü; sevmek ahde vefa gerektirir. Onu hâlâ özlemek ne garip bir şey değil mi ?  Hasret acısı adamın ruhuna öyle  sirayet etmişti  ki yüzüne bile yansımıştı.Biz sevgilimle pasajda  tanıştık .  Dükkânda rengârenk şemsiyeler satıyorlardı.  Şemsiye almak için gittim  birbirimizi  bir anda görürür görmez âşık olduk.  Birbirimizi deliler gibi sevdik  .Zihnimde onunla ve geleceğimiz ile ilgili hayallerim vardı . Onunla tutku dolu bir hayatım olsun istedim.  Ona kördüğüm âşık oldum.  Biz çok mutluyduk  . En azından ben öyle sanıyordum . O  Çok vefasız biliyorum . Beni bu virane hale  o getirdi. İhsan anlattıkça kızın  üzerine  hüzün çökmüştü.   Ve ihsana dönerek:

 

_Seni neden  terk etti bu ona sordun mu?   Birini  suçlamadan önce onunla ilgili empati kurmanı tavsiye ederim seni terk ettiyse mutlaka bir sebebi vardır. Bu benlik davası da neyin nesi? Seni anlamam için her şeyin zahirinde olup  biteni bilmem çok önemli dedi. Hiçbir fikir yok ki sana nasıl yardım edeyim bilemedim şimdi dedi. 

 

İhsan cevap verdi:

 

_  Zaten beni terk etmek istiyormuş   neden diye sormak çok saçma değil mi ? Kalpten seven  insan terk etmez dedi .  Ayrıca dostum dediğim  insanla beni aldattı . Dostluk bu hayatta zor bulunan bir şeydir. İkisinede diyecek bir söz bulamıyorum ve  anlatacaklarıma  kelimeler bile yetmiyor.Yaşamımımda ben böyle bir şey görmedim . Onun için yaptığım bunca güzel şey için kendime kızıyorum doğrusu.  Kız   bu olanları duyunca lal-ü  ebkem oldu.  Biraz durdu. Ve dedi ki :

 

_Üzülme . Dünyada zaten ne baki ki , vuslat  çok yakın. İçinde bulunduğumuz  kâinat çok büyük.  Başımıza neler gelecek  kim bilir. Nice  insanlar çıkacak karşımıza dedi. Her daim  şükretmelisin . Sevgiyi  bu kalbe verende Hud’adır,  alanda.İyiler mutlaka kazınır. Bu kötü günlerde geçecek güzel günler göreceğiz dedi.


İhsan bir saniye beklerimsiniz  demeye kalmadan kız  ortadan kayboldu .İhsan kızın  arkasından dil hun olan içime  bir güneş gibi doğdun . Sen öyle  biri oldun ki her sözün berceste olarak  dilimde dolaşıyor dedi. 

 

İhsan bir anda  etraftan kuş sesleri duymaya başladı. İrkilerek uyandı, gözlerini açtı.   Vapurun içinde denize bakarak  dalmış olduğunu  fark etti.  Uzun uzun hayal görmüştü. Aman Allah'ım bu bir rüyamaydı. Vapurdan iner  ve  deniz kıyısında bir banka oturup kafasını toplamak istedi. Banka oturduğu zaman  banka konulmuş bir beyaz gül buldu. Ve rüyasında gördüğü kızın uzaklaştığını  fark etri. İçini büyük bir sürur kapladı. Yerdeki gülü alıp  kızı  takip etti. Büyük bir şaşkınlık içindeydi. Şaşılacak bir şey yoktu  aslında hayatta bir rüya değil  midir? Kim  bilir İhsan kızla tanıştı mutlu oldular ya  da olamadılar burası bir muamma. 

        

                               -SON-

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.