İhsan son zamanlarda kendini toplumdan soyutlayarak münzevi bir yaşamı benimseyerek geçirmek istiyordu . Bu şehrin kalabalığından kurtulup ruhunu dinlemek, nefes almak istiyordu. Sahte aşklardan , merhametsiz insanlardan uzaklaşmak istiyordu. Hayat o kadar zordu ki umudu bile kalmamıştı. Yaklaşmakta olan bir gemiye binip denizin mavi derinliklerinde kayboldu. Yolculuk boyunca geçmişi aklına gelmişti. Gökyüzüne baktı bulutluydu. Deniz şimdiden ona tatlı bir huzur veriyordu. Ve uzun bir yolculuktan sonra bir zaman sevdiği kadınla gittiği ıssız bir adaya doğru yaklaştı. Burada konaklamaya karar verdi. Sabah olmuş gün doğmak üzereydi. Biraz durup güneşin doğuşunu izledi.
Adada bir zamanlar sevdiği kızla birlikte oturdukları banka oturdu . Sükûnete daldı. Meczup bir halde olan İhsanın karşısına yalnız başına güzeler güzeli, ay gibi parlayan bir kız çıktı. Sessizliği bozdu. İhsana doğru yaklaştı ve mütebessim etti. Yanına oturdu. İhsana dönerek sizi burada mihman edelim , iki kelam edelim dedi. Ve sohbet etmeye başladılar. Kadın bir zamanlar bu bankta babasıyla birlikte oturup denizi izlemeyi sevdiğini söyledi.
Annemi küçük yaşlarda kaybettim yalnız kaldım tek sevdiğim adam babamdı o yüzden . Her hafta sonu babamla birlikte bu aday gelip dolambaçlı bir dehliz boyunca birkaç dakika yürür , yol boyunca kiraz, elma ve ağaçlarının çiçek açtığını görmek güzel gelirdi bize. Sanki her şey bir zikir içindeydi . Etrafımızda kelebekler uçuşması çok güzel htirirdi. Bu yemyeşil , sessiz ada bize huzur verirdi . Bu büyülü atmosferde kaybolurduk. Hatta bir gün babamla birlikte yürüyüş yaparken başımıza şöyle bir şey geldi:
Batı tarafından esen bir rüzgârın bir anda adaya yağış getirdi . Bir anda yağmur yağmaya başladı. O kadar hızlı yağıyordu ki bardaktan boşalırcasına . Tecrübeli olmadığımız için sırılsıklam ıslandık. Ve bir mağaraya girdik. Açtık biraz yemek yedik . Babam yarım ekmeği bir lokmada yuttu. Yağmur yağdıktan sonraki toprak kokusunun ona huzur verirdi. Fakat bir süre sonra babamda öldü ondan hatıra kalan tek şey ölmeden önce bana bu verdiği beyaz gül ve yaşanılan anılar … İşte benim hikayem bu dedi.
Artık İhsan Bey sıra sizde. Bu adaya neden geldiniz? Sizde hikayenizi anlatmak isterseniz dinlerim dedi.
İhsan derin bir şaşkınlık içindeydi , bu olanlara bir anlam veremedi ne yapacağını bilmiyordu. Biçare bir şekilde gözünden yaşlar döküldü. Bu peri kızını kendisine çok yakın hmişti. Bu duruma müteşekkir olan İhsan anlatmaya başladı.Ben bu adaya gönül yaramı unutmak , ruhumu dinlemek için geldim. Ama onu unutmak ne mümkün çünkü; sevmek ahde vefa gerektirir. Onu hâlâ özlemek ne garip bir şey değil mi ? Hasret acısı adamın ruhuna öyle sirayet etmişti ki yüzüne bile yansımıştı.Biz sevgilimle pasajda tanıştık . Dükkânda rengârenk şemsiyeler satıyorlardı. Şemsiye almak için gittim birbirimizi bir anda görürür görmez âşık olduk. Birbirimizi deliler gibi sevdik .Zihnimde onunla ve geleceğimiz ile ilgili hayallerim vardı . Onunla tutku dolu bir hayatım olsun istedim. Ona kördüğüm âşık oldum. Biz çok mutluyduk . En azından ben öyle sanıyordum . O Çok vefasız biliyorum . Beni bu virane hale o getirdi. İhsan anlattıkça kızın üzerine hüzün çökmüştü. Ve ihsana dönerek:
_Seni neden terk etti bu ona sordun mu? Birini suçlamadan önce onunla ilgili empati kurmanı tavsiye ederim seni terk ettiyse mutlaka bir sebebi vardır. Bu benlik davası da neyin nesi? Seni anlamam için her şeyin zahirinde olup biteni bilmem çok önemli dedi. Hiçbir fikir yok ki sana nasıl yardım edeyim bilemedim şimdi dedi.
İhsan cevap verdi:
_ Zaten beni terk etmek istiyormuş neden diye sormak çok saçma değil mi ? Kalpten seven insan terk etmez dedi . Ayrıca dostum dediğim insanla beni aldattı . Dostluk bu hayatta zor bulunan bir şeydir. İkisinede diyecek bir söz bulamıyorum ve anlatacaklarıma kelimeler bile yetmiyor.Yaşamımımda ben böyle bir şey görmedim . Onun için yaptığım bunca güzel şey için kendime kızıyorum doğrusu. Kız bu olanları duyunca lal-ü ebkem oldu. Biraz durdu. Ve dedi ki :
_Üzülme . Dünyada zaten ne baki ki , vuslat çok yakın. İçinde bulunduğumuz kâinat çok büyük. Başımıza neler gelecek kim bilir. Nice insanlar çıkacak karşımıza dedi. Her daim şükretmelisin . Sevgiyi bu kalbe verende Hud’adır, alanda.İyiler mutlaka kazınır. Bu kötü günlerde geçecek güzel günler göreceğiz dedi.
İhsan bir saniye beklerimsiniz demeye kalmadan kız ortadan kayboldu .İhsan kızın arkasından dil hun olan içime bir güneş gibi doğdun . Sen öyle biri oldun ki her sözün berceste olarak dilimde dolaşıyor dedi.
İhsan bir anda etraftan kuş sesleri duymaya başladı. İrkilerek uyandı, gözlerini açtı. Vapurun içinde denize bakarak dalmış olduğunu fark etti. Uzun uzun hayal görmüştü. Aman Allah'ım bu bir rüyamaydı. Vapurdan iner ve deniz kıyısında bir banka oturup kafasını toplamak istedi. Banka oturduğu zaman banka konulmuş bir beyaz gül buldu. Ve rüyasında gördüğü kızın uzaklaştığını fark etri. İçini büyük bir sürur kapladı. Yerdeki gülü alıp kızı takip etti. Büyük bir şaşkınlık içindeydi. Şaşılacak bir şey yoktu aslında hayatta bir rüya değil midir? Kim bilir İhsan kızla tanıştı mutlu oldular ya da olamadılar burası bir muamma.
-SON-