yandex
Süleyman Mutlu
Köşe Yazarı
Süleyman Mutlu
 

Hak hukuk adalet, kurbağalara hürriyet!

Etrafımız hassas insanlarla doldu kaldı, her şeyin hassası var artık. Evvelden hassas terazi var mıydı bilmem, terazimiz bile artık hassas. Bazen bu vaziyet öyle seviyelere çıkıyor ki ‘Ay yetişin komşular, bayilazaayim’ diye döşümüzü dövesimiz geliyor. Mesela birisiyle yeni tanıştın, adamı yahut kadını bilmiyorsun, kafamızda hemen -hemi de yeminlisinden- mali müşavir çalışmaya başlıyor ve bir bitmez muhasebenin start düğmesine basıyor: bu şahıs neyi sever, neyi sevmez. Falan hakkında laf etsem alınır mı, hatta kavga dövüş çıkar mı, fişmanca meselede konuşmayayım, bu adam galiba falan fırkadan diye canhıraş bir şekilde dahili mali müşavirin tahkikatını beklersin. Sohbet biraz ilerledikçe noktaları birleştirip ‘böyük resmi’ görmeye başlarsın ve o konudan ilerlersin. Bakınız şimdi yukarda bir metafor yani mecaz olarak ‘mali müşavir muhasebe yapar’ dedik ya, ona bile itiraz edip ‘bu teşbih ile muhasebecilerin saygınlığını ve cemiyetteki önemini sarsmaya yönelik bu hamleleri nefretle (ne demekse) kınıyoruz’ filan diye bana da tamim gönderip had bildirmeye çalışırlarsa hiç şaşırmam. Mesela ekstrem misaller var, ama bunlar sana bana göre ekstrem, yani penguenlere para toplayıp bu konuda hassasiyet oluşturan kişiler var değil mi? Biz fânilere göre ne kadar uzak ve manasız olsa da buradan hassasiyet devşirip gerek hayat felsefesini buna göre kuran, hayatını bunlara adayan gerekse buradan yolunu bulup falan bin miktar dolarla bir Avrupa başşehrine kirişi kırıp keyif edenleri de bu kulaklar duydu ve bu gözler gördü. Yani penguen veyahut sümüklü böcek, oradaki hayvan çok mühim değil, bahis mevzu buradaki manasız hassasiyet. Şimdi sosyal medya diye bir mecra var, aman yâ Rabbi, akıllara zarar konularda hassas insanlar, mesela bir tane sokak köpeği, ölmüş veya öldürülmüş, tamam, kazâen yahut kasten onun ölümüne sebep olanlar hapı yuttu demektir. Ne alçaklığı kalır, ne familyası, sülalesi. On üç sene evvel yazdığı sosyal medya gönderileri ortaya çıkarılır, bu câninin böyle olacağı, daha üçlü koalisyon hükümeti varken belliymiş zaten, baksana ne yazmış, bu nasıl insanlık, nerde bu devlet, @icisleribakanligi yazıp dahiliye nazırına mesaj atmalar, estağfirullâh mîn küllî mâ kerihallah, neler de neler. Beri tarafta adı geçen hayvanlar veya durumlar sebebiyle mağdur olan, yüz şu kadar bin insan ne olacak diye sorunca da, ‘onların canı cehenneme, ben burada hassasım ve siz de hassas olacaksınız lan!’ diye bağıran manyak bir kitleyle karşı karşıyayız. Yani bu satırların yazarı da dahil sosyal medyada -moda tabirle- ‘linç yemeyen’ hiç kimse yok gibi. İşlerine gelmedi mi de ‘Ayol Anadolu’da linç, kültürü var taam mı, ötekine hiç hürmet yok’ diye ağızlarını yaya yaya konuşurlar. Cicim, sen Anadolu böyle diye tenkit ettiğin ne varsa beş beterini kendin yapıyorsun. Sadece metotlar farklı, yani eskiden, elinde meşaleler, bir gece vakti bu işi yapanlarla tek farkın, teknik bir fark, taştan klavyeye dönmüşsün, o kadar. Bu kitle, kitle kitle çoğalıyor ve bize kendi manasız hassasiyetlerini gün be gün kitliyor, mevzuyu kilitlemeden evvel, bu kilit konuyu sosyologlara havale ediyorum: Yetişin a sosyologlar, size de başlığıyla birlikte makale konusu buldum: ‘Taş ve meşaleden klavyeye, Anadolu’da linç kültürü’
Ekleme Tarihi: 14 Nisan 2022 - Perşembe

Hak hukuk adalet, kurbağalara hürriyet!

Etrafımız hassas insanlarla doldu kaldı, her şeyin hassası var artık. Evvelden hassas terazi var mıydı bilmem, terazimiz bile artık hassas. Bazen bu vaziyet öyle seviyelere çıkıyor ki ‘Ay yetişin komşular, bayilazaayim’ diye döşümüzü dövesimiz geliyor. Mesela birisiyle yeni tanıştın, adamı yahut kadını bilmiyorsun, kafamızda hemen -hemi de yeminlisinden- mali müşavir çalışmaya başlıyor ve bir bitmez muhasebenin start düğmesine basıyor: bu şahıs neyi sever, neyi sevmez. Falan hakkında laf etsem alınır mı, hatta kavga dövüş çıkar mı, fişmanca meselede konuşmayayım, bu adam galiba falan fırkadan diye canhıraş bir şekilde dahili mali müşavirin tahkikatını beklersin. Sohbet biraz ilerledikçe noktaları birleştirip ‘böyük resmi’ görmeye başlarsın ve o konudan ilerlersin. Bakınız şimdi yukarda bir metafor yani mecaz olarak ‘mali müşavir muhasebe yapar’ dedik ya, ona bile itiraz edip ‘bu teşbih ile muhasebecilerin saygınlığını ve cemiyetteki önemini sarsmaya yönelik bu hamleleri nefretle (ne demekse) kınıyoruz’ filan diye bana da tamim gönderip had bildirmeye çalışırlarsa hiç şaşırmam. Mesela ekstrem misaller var, ama bunlar sana bana göre ekstrem, yani penguenlere para toplayıp bu konuda hassasiyet oluşturan kişiler var değil mi? Biz fânilere göre ne kadar uzak ve manasız olsa da buradan hassasiyet devşirip gerek hayat felsefesini buna göre kuran, hayatını bunlara adayan gerekse buradan yolunu bulup falan bin miktar dolarla bir Avrupa başşehrine kirişi kırıp keyif edenleri de bu kulaklar duydu ve bu gözler gördü. Yani penguen veyahut sümüklü böcek, oradaki hayvan çok mühim değil, bahis mevzu buradaki manasız hassasiyet. Şimdi sosyal medya diye bir mecra var, aman yâ Rabbi, akıllara zarar konularda hassas insanlar, mesela bir tane sokak köpeği, ölmüş veya öldürülmüş, tamam, kazâen yahut kasten onun ölümüne sebep olanlar hapı yuttu demektir. Ne alçaklığı kalır, ne familyası, sülalesi. On üç sene evvel yazdığı sosyal medya gönderileri ortaya çıkarılır, bu câninin böyle olacağı, daha üçlü koalisyon hükümeti varken belliymiş zaten, baksana ne yazmış, bu nasıl insanlık, nerde bu devlet, @icisleribakanligi yazıp dahiliye nazırına mesaj atmalar, estağfirullâh mîn küllî mâ kerihallah, neler de neler. Beri tarafta adı geçen hayvanlar veya durumlar sebebiyle mağdur olan, yüz şu kadar bin insan ne olacak diye sorunca da, ‘onların canı cehenneme, ben burada hassasım ve siz de hassas olacaksınız lan!’ diye bağıran manyak bir kitleyle karşı karşıyayız. Yani bu satırların yazarı da dahil sosyal medyada -moda tabirle- ‘linç yemeyen’ hiç kimse yok gibi. İşlerine gelmedi mi de ‘Ayol Anadolu’da linç, kültürü var taam mı, ötekine hiç hürmet yok’ diye ağızlarını yaya yaya konuşurlar. Cicim, sen Anadolu böyle diye tenkit ettiğin ne varsa beş beterini kendin yapıyorsun. Sadece metotlar farklı, yani eskiden, elinde meşaleler, bir gece vakti bu işi yapanlarla tek farkın, teknik bir fark, taştan klavyeye dönmüşsün, o kadar. Bu kitle, kitle kitle çoğalıyor ve bize kendi manasız hassasiyetlerini gün be gün kitliyor, mevzuyu kilitlemeden evvel, bu kilit konuyu sosyologlara havale ediyorum:

Yetişin a sosyologlar, size de başlığıyla birlikte makale konusu buldum: ‘Taş ve meşaleden klavyeye, Anadolu’da linç kültürü’

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.