yandex

Diziler Ne Mesajlar Veriyor?

YAŞAM 25.09.2019 - 20:53, Güncelleme: 16.12.2020 - 17:32 2977+ kez okundu.
 

Diziler Ne Mesajlar Veriyor?

Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay, son dönem dizilerinin halk üzerinde olumsuz etkiler bıraktığına vurgu yaparak, “ Şiddet başta olmak üzere mafyaya özendiren, insana zarar vermeyi bir hayat tarzı gibi yansıtan aynı zamanda türk aile yapısına uymayan diziler sosyal hayatı etkiliyor. Dizileri ve oradaki karakterleri benimseyen çocuklar ve gençler için zararlı hale dönüşen ve artık kanayan yara olmaya başlayan bu yapımlara çeki düzen verilmeli” dedi.

  Dizilerin hayatımıza 80’lı yıllarla beraber girdiğini söyleyen Unay, “ Önce yabancı diziler sonra sıradan Türk dizileri derken bir baktık ki hemen hemen her kanalda her saat diliminde yayınlanan amacı sadece Reyting olan hiçbir değere önem vermeyen dizlerle yatar kalkar olduk” dedi.   “Lüks Yaşama Özendiriliyor”   Dizilerdeki ihtişamlı hayat tarzı gerçeği yansıtmadığını belirten  Unay, “Hemen hemen her kanaldaki dizilerde çok zengin ve çok fakir aileleri görüyoruz. Zenginliği nasıl ve ne şekilde kazandığı belli olmayan bir aile, içinde her türlü gayri ahlaki davranışlar fakat lüks evler, araçlar, eğlence mekânları insanlara diziyi sorgulattırmadan özenmelerini sağlıyor. Ayrıca çok fakir çaresiz, ekmeği dahi bulamayan aile. Unutulmamalı ki, her insan bir nefis taşıyor, her insanın arzu, istek ve ihtirasları vardır. Bu tarz bir özenti hangi gelir grubundaki olursa olsun kişiyi etkileyecek ve sosyal hayatında değişikler yapmasını sağlayacaktır. Bu değişiklikler büyük oranda gayri ahlaki bir hayat tarzı ya da suç olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.   “Ailenin yapısına saldır var”   Türk insanı değerleriyle bütünleşmiş ve bu değerlerin en temel taşı aile olduğunu kaydeden Unay, “ Aile bir toplumu ayakta tutan, bireyin huzur bulduğu yegane ortamdır. Şimdi bu yapıyı köhne, eskimiş gibi lanse eden dizilerde, nikâhsız ve gelişi güzel beraberliklere özendiriliyor. Her erkeğin yanında güzel bir kız, her kızın yanında yakışıklı bir erkek tipi muhakkak var. Özellikle İnsanın görme ve beğenme duygusuna oynayan bu tarz yapımlar aynı zaman psikolojik olarakta bireyi etkilemektedir. Aile olmaktan çok sevgili olmayı işleyen, cinselliği ön plana çıkararak kadın ve erkek arasındaki dengeyi bozan bu dizilerden sonra toplumun yapısı bozulmaktadır. Ahlaki hiçbir sorumluluğu göğüslemeyen bunun yanında tam tersi algılar oluşturulan bu dizilerin izlenme oranlarının fazlalığı ayrıca sıkıntılı bir durumdur” dedi.   “Algı Karakterler Üzerinden Yapılıyor”    Algı karakteri üzerinden dizilerin insanları etkilediğine dikkat çeken Unay, “Dizilerde karakterler üzerinden algı yapılıyor. Şiddeti ve insana zarar vermeyi kahramanlık olarak lanse ederken yakışıklı ve sevimli karakterler kullanılarak olayı masumlaştırıyorlar. Böylelikle birey örnek olarak aldığı o karakterin yapısına bürünerek şiddete eğilimli hale kolaylıkla geliyor. Hırsızlık, dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı suçları işlerken hep sebepleri olan bu sevimli karakterler insana tırnak içinde “Kendi çıkarınız için her yol mubahtır” mesajı veriyor. Sosyolojik olarak baktığımızda bu durumun karşılığını ne yazık ki hayatta bire bir olarak görmekteyiz” diye konuştu.   “Gençler İsyankâr Olmaya Zorlanıyor”   Dizilerin gençler üzerindeki en olumsuz etkisi isyankârlığa zorlanmaları olduğunu dile getiren Unay, “Baktığınızda bu tarz yapımlarda hep isyankar bir genç ya da gençleri görmek mümkün. En iyi onlar bilir, en iyisini onlar yapar kısacası kararları tek başlarına alırlar ve çok cesur olup arkadaşlar arşında özenilen hatta popüler olan karakterlerdir. Anne ve babayı dinlemeyen, dinlesene yine kendi bildiği okuyan, hep aileyi sıkıcı görüp onlardan kaçan bir gençlik. Halbuki bizim değerlerimizde genç anne ve babasının dizinin dizinden ayrılmaz, büyüklerine sevgi ve saygısını daima korur. Bir gencin birinci görevi öncelikle eğitim hayatını en güzel şekilde devam ettirmektir yeri ve zamanı geldiğinde kendisinde bir aile kurmalıdır. Çünkü geleceğin inşası sağlam bir birey ve aile yapısında geçmektedir” dedi.   “Şiddet Çözüm Olarak Gösteriliyor”   Şiddet, toplumda tasvip edilmeyen bir olgu iken dizilerde ön planda olduğunu vurgulayan Unay, “Şiddeti masumlaştıran, meşru hak arama yöntemi gibi gösteren diziler huzurumuza göz dikmiş gibi duruyorlar. Daha önce dediğim gibi özellikle şiddeti kullanan sevimli ve yakışıklı karakter hemen hemen her şeye sahip olması, ister istemez bireyi etkilemektedir. Birey bu algıya yenilerek istediği bir şeye ulaşmanın yolunu çalışma, azim ve kararlılıktan değil direk şiddet kullanarak seçmektedir. Bu şekilde İnsanın ne canı ne de malı artık savunmasız hale gelmekte, kendinde olmayanı zorla almaya çalışan insanlar peyda olmaktadır. Mafya yapılanmaları bu dizelerden sonra farklı bir seviyeye geçtiğini görmekteyiz. Üç, beş genç bir araya gelip tamamen güç kullanarak bu tarz yapılar oluşturarak hem kendi hem de başka insanların hayatlarını tehlikeye atmaktadırlar. Eğer bu durdurulamaz ve çığ gibi büyümesine müsaade edilirse bunun altında hep beraber kalırız. Toplum olarak bu sorunu hep beraber çözmeliyiz. Çünkü bu diziler izlendiği için yayınlanıyor, tepki koyup izlemediğimiz zaman kesinlikle bu tarz yapımlar olmayacaktır. Bu yüzden görev her bir bir bireyin omuzlarındadır “ diye kaydetti.( UMAHAN ÖZ )
Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay, son dönem dizilerinin halk üzerinde olumsuz etkiler bıraktığına vurgu yaparak, “ Şiddet başta olmak üzere mafyaya özendiren, insana zarar vermeyi bir hayat tarzı gibi yansıtan aynı zamanda türk aile yapısına uymayan diziler sosyal hayatı etkiliyor. Dizileri ve oradaki karakterleri benimseyen çocuklar ve gençler için zararlı hale dönüşen ve artık kanayan yara olmaya başlayan bu yapımlara çeki düzen verilmeli” dedi.

 

Dizilerin hayatımıza 80’lı yıllarla beraber girdiğini söyleyen Unay, “ Önce yabancı diziler sonra sıradan Türk dizileri derken bir baktık ki hemen hemen her kanalda her saat diliminde yayınlanan amacı sadece Reyting olan hiçbir değere önem vermeyen dizlerle yatar kalkar olduk” dedi.

 

Lüks Yaşama Özendiriliyor”

 

Dizilerdeki ihtişamlı hayat tarzı gerçeği yansıtmadığını belirten  Unay, “Hemen hemen her kanaldaki dizilerde çok zengin ve çok fakir aileleri görüyoruz. Zenginliği nasıl ve ne şekilde kazandığı belli olmayan bir aile, içinde her türlü gayri ahlaki davranışlar fakat lüks evler, araçlar, eğlence mekânları insanlara diziyi sorgulattırmadan özenmelerini sağlıyor. Ayrıca çok fakir çaresiz, ekmeği dahi bulamayan aile. Unutulmamalı ki, her insan bir nefis taşıyor, her insanın arzu, istek ve ihtirasları vardır. Bu tarz bir özenti hangi gelir grubundaki olursa olsun kişiyi etkileyecek ve sosyal hayatında değişikler yapmasını sağlayacaktır. Bu değişiklikler büyük oranda gayri ahlaki bir hayat tarzı ya da suç olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

 

“Ailenin yapısına saldır var”

 

Türk insanı değerleriyle bütünleşmiş ve bu değerlerin en temel taşı aile olduğunu kaydeden Unay, “ Aile bir toplumu ayakta tutan, bireyin huzur bulduğu yegane ortamdır. Şimdi bu yapıyı köhne, eskimiş gibi lanse eden dizilerde, nikâhsız ve gelişi güzel beraberliklere özendiriliyor. Her erkeğin yanında güzel bir kız, her kızın yanında yakışıklı bir erkek tipi muhakkak var. Özellikle İnsanın görme ve beğenme duygusuna oynayan bu tarz yapımlar aynı zaman psikolojik olarakta bireyi etkilemektedir. Aile olmaktan çok sevgili olmayı işleyen, cinselliği ön plana çıkararak kadın ve erkek arasındaki dengeyi bozan bu dizilerden sonra toplumun yapısı bozulmaktadır. Ahlaki hiçbir sorumluluğu göğüslemeyen bunun yanında tam tersi algılar oluşturulan bu dizilerin izlenme oranlarının fazlalığı ayrıca sıkıntılı bir durumdur” dedi.

 

“Algı Karakterler Üzerinden Yapılıyor”

 

 Algı karakteri üzerinden dizilerin insanları etkilediğine dikkat çeken Unay, “Dizilerde karakterler üzerinden algı yapılıyor. Şiddeti ve insana zarar vermeyi kahramanlık olarak lanse ederken yakışıklı ve sevimli karakterler kullanılarak olayı masumlaştırıyorlar. Böylelikle birey örnek olarak aldığı o karakterin yapısına bürünerek şiddete eğilimli hale kolaylıkla geliyor. Hırsızlık, dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı suçları işlerken hep sebepleri olan bu sevimli karakterler insana tırnak içinde “Kendi çıkarınız için her yol mubahtır” mesajı veriyor. Sosyolojik olarak baktığımızda bu durumun karşılığını ne yazık ki hayatta bire bir olarak görmekteyiz” diye konuştu.

 

“Gençler İsyankâr Olmaya Zorlanıyor”

 

Dizilerin gençler üzerindeki en olumsuz etkisi isyankârlığa zorlanmaları olduğunu dile getiren Unay, “Baktığınızda bu tarz yapımlarda hep isyankar bir genç ya da gençleri görmek mümkün. En iyi onlar bilir, en iyisini onlar yapar kısacası kararları tek başlarına alırlar ve çok cesur olup arkadaşlar arşında özenilen hatta popüler olan karakterlerdir. Anne ve babayı dinlemeyen, dinlesene yine kendi bildiği okuyan, hep aileyi sıkıcı görüp onlardan kaçan bir gençlik. Halbuki bizim değerlerimizde genç anne ve babasının dizinin dizinden ayrılmaz, büyüklerine sevgi ve saygısını daima korur. Bir gencin birinci görevi öncelikle eğitim hayatını en güzel şekilde devam ettirmektir yeri ve zamanı geldiğinde kendisinde bir aile kurmalıdır. Çünkü geleceğin inşası sağlam bir birey ve aile yapısında geçmektedir” dedi.

 

“Şiddet Çözüm Olarak Gösteriliyor”

 

Şiddet, toplumda tasvip edilmeyen bir olgu iken dizilerde ön planda olduğunu vurgulayan Unay, “Şiddeti masumlaştıran, meşru hak arama yöntemi gibi gösteren diziler huzurumuza göz dikmiş gibi duruyorlar. Daha önce dediğim gibi özellikle şiddeti kullanan sevimli ve yakışıklı karakter hemen hemen her şeye sahip olması, ister istemez bireyi etkilemektedir. Birey bu algıya yenilerek istediği bir şeye ulaşmanın yolunu çalışma, azim ve kararlılıktan değil direk şiddet kullanarak seçmektedir. Bu şekilde İnsanın ne canı ne de malı artık savunmasız hale gelmekte, kendinde olmayanı zorla almaya çalışan insanlar peyda olmaktadır. Mafya yapılanmaları bu dizelerden sonra farklı bir seviyeye geçtiğini görmekteyiz. Üç, beş genç bir araya gelip tamamen güç kullanarak bu tarz yapılar oluşturarak hem kendi hem de başka insanların hayatlarını tehlikeye atmaktadırlar. Eğer bu durdurulamaz ve çığ gibi büyümesine müsaade edilirse bunun altında hep beraber kalırız. Toplum olarak bu sorunu hep beraber çözmeliyiz. Çünkü bu diziler izlendiği için yayınlanıyor, tepki koyup izlemediğimiz zaman kesinlikle bu tarz yapımlar olmayacaktır. Bu yüzden görev her bir bir bireyin omuzlarındadır “ diye kaydetti.( UMAHAN ÖZ )

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.