Tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Sürekli parmakların ucunda geziyor, ekranların karşısında yaşıyoruz. Dijitalleşme, günlük pratikleri ve yaşamımı kökten değiştirmeye devam ediyor. Çapı büyük ama içi dar olan bu değişim rüzgarı yaş, cinsiyet ve konum fark etmeden her kullanıcıyı etkiliyor.
Cepler, evler ve işyerleri , dijital imparatorluğun cihazları ile dolu. Bağımlısı haline gelinen ve yanlış kullanılan bu cihazlar, korkutucu bir şekilde beyinleri tembelleştiriyor. Bilişsel performansı azaltıp, aklımızı daha bir kısırlaştırıyor. Bilgileri saklayan ve tek dokunuşla bilgileri erişilebilir hale getiren bu cihazlar sayesinde , artık bir şeylerin hatırlanmasına gerek kalmıyor.
Önemli günleri, randevularımızı hafızamızda tutmak yerine telefon ve tabletlere kaydediyoruz. Ajandamızı onlar tutuyor, numaraları onlar taşıyor ve hatta bizim yerimize düşünüyor.
Adresi konum göndererek, numaraları hızlı aramadan, doğum günlerini sosyal medyadan takip ediyoruz . Çarpım tablosunun bile belleğimizden silinmeye yüz tuttuğu bu çağda, tuşlara dokunmadan basit bir hesabı bile yapamaz olduk. Anılar, hafızalardan önce disklere kaydedilir oldu.
Descartes’ın “Düşünüyorum, o halde varım!” söylemi, günümüzde “Dijital kullanıyorum, o halde varım!” söylemiyle güncelleniyor. Böyle giderse dünyada en kıt şeylerden biri de akıl olacak gibi. Zira dijital çağın bireyleri için artık bir şeyi ezberlemek, akılda tutmak gereksiz gibi .
Oysa ki, yeni teknolojilerin ve yandaşı olan cihazların yanlış ve aşırı kullanımı nedeniyle bilişsel yeteneklerimizin azaltıp, dijital bunamayı başlatıyor. Dijital demans semptomu dedikleri bu hal, çağımızın en önemli sağlık tehditlerinden biri haline geldi ve geliyor.
Dijital cihazlar toplumun ‘’yaşam destek ünitesi’’ haline gelmeye başlıyor. İnternetin bile olmadığı zamanlarda evlerde bir cenaze havası esiyor. Dijital çağın bireylerinin, günde ortalama yedi saatini dijital cihazlar ile geçirdiğini bildiren çalışmalar mevut. Çok fazla dijital cihaz kullanımı ve zihinsel aktiviteleri onlara teslim etme, çocukların nöroplastisitesini yani zihinsel kapasite gelişimini olumsuz yönde etkileme olasılığı hayli fazla. Beyin gücünü geliştirecek çipler bile hayal değil.
Dijital cihazların aşırı kullanımı ile rasyonel düşünme gibi becerilere sahip beynin sol kısmı daha fazla çalışırken, duygusal düşüncelerden sorumlu olan sağ kısım daha az çalışıyor. Beynin sağ kısmının uzun süre boyunca az kullanıldığı bu dengesizlik, demans belirtilerine neden oluyor. Araştırmalar, her 10 kişiden 5’inin anne babasının, eşinin yada çocuğunun cep telefonu numarasını hatırlamadığını ortaya koyuyor.
Dişinden tırnağından artırdıkları ile dijital dünyaya adım atan bireyler, her daim kuyruklarını dik tutup , bu alanda yer kapmaya ve yerini korumaya azami gayret gösteriyor. David Rogers’in dediği ‘’ Dijital dönüşüm, teknolojiyle değil strateji ve düşünme biçimleriyle ilgilidir ‘’ tezi kendini doğruluyor.
Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in kız kardeşi Randi Zuckerberg bile , dijital cihazlar ve internette çok fazla zaman geçirmenin zararlarıyla ilgili çocuk kitapları yazıyorsa, durup düşünmek gerekmiyor mu ? İsterseniz cihazınızı açıp google’ye bir sorun !