Hassas insanın hayatı, bir kirpinin sırtında yol almaya ya da dikenlikten gül dermeye benzer. Onların kalbi, manav terazisine dönen değerler pazarında,  kuyumcu tartısı gibi hassastır. Mutsuzluğu mülk edinmişlere inat, hayata sevgi merceğinden bakar onlar. Renklerin azaldığı ve biçimlerin düzleştiği günümüzde, hassas insan olmak kolay olmasa gerek. Bazen bir kağıdın üstüne satır satır  dökülür,bazen  bir camın buğusuna kelime kelime yazılır hassaslık. Anlamlı hayatlar isteyenler için acı ve mücadele de bunun bir parçası. Haksızlıkların onur sayıldığı, kötülerin sesinin iyileri bastırdığı, insanların  imkan olarak görüldüğü ve bu kadar kalpsizliğin olduğu bir dünyada , hassaslık  elbet biraz daha can yakar. Yaşanan bu kadar ruhsuz olaya karşı, ruhunu hassas bir şekilde konumlandırmak er kişinin işi. Zira kolay değildir gece yarısı bir kelebeğe su vermek. Hassas insanlar için hayatın her detayı bir hüzün sebebidir. Filmlerdeki gergin ve dramatik sahneleri izlemekten kaçınmaları beyhude değildir. Daha içten hisseder ve dolayısıyla tepki verirler. Cam kırıkları dolmuş kumsalda yürürken ilk onların ayakları kanar. İnceliklerin ve derinliklerin üstünün örtüldüğü kentler dahi zindandır onlara. Onlar, duygularını daha derinlere taşıyan, olaylara daha yoğun duygusal tepkiler veren, karar alma süreçleri uzun süren ve detaycılıkta usta olan insanlardır. Çok içten ve algı gücü yüksek bir dili vardır onların. Bu dilde kalp daima tedirgin ve çoğu zaman savunmasızdır. İlk kurşun, bedenlerinden önce ruhlarına saplanır. Hassasiyet, içsel algılama ve başkalarını anlama yeteneğine imkân verdiği için , bu insanların gözyaşları , diğerlerine kıyasla daha kolay ve bir anda dökülüverir. Diğerlerinde yaprağı dahi kıpırdatmayan rüzgar, onlarda  fırtınaya yol açar . Goethe ‘’ Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir ‘’ der. Hassas olmayan insanlar için hayat düz çizgide yol almak kadar kolay görünür. Onlar yaşadıkları duygu körlüğünü ganimet zannederler.  Kulaç atmak yerine öylece sulara bırakırlar kendilerini. Sorumsuzluk ve  ilgisizlik tozu bulaşmıştır ruhlarına. Hassas olmak, çoğu zaman doğuştan gelen var oluş. Onunla savaşıp başka  bir insan gibi davranmak  beyhude bir çabadır. Bunu yerine onu kabullenip, kattığı zenginlikleri fark ederek kendini korumayı öğrenmek , hassas ruhlu insanlara daha çok  yol aldıran bir adımdır. Duygusal yolculuğunun rotasını kontrol edebilenler, günlük olaylara karşı aşırı tepki göstermeden, hassasiyetini sağduyu, güven ve mukavemet gücün ile dengeleyenlerdir. Gerisi ise,  acı çekmemek için kendine sürekli yeni sınırlar çizen, duygu coğrafyasının rotasız seyyahlarıdır !