Hayat, herkes için mücadelelerle dolu bir yolculuk. Hastalıklar, ayrılıklar, kayıplar, derin üzüntü ve sarsıcı olaylar ise bu yolculuğun ve varoluş mücadelesinin bir cüzü. Kimse bu yolculuğu yara bere almadan, hata yapmadan ve düşmeden tamamlayamaz.
Hayatın her döneminde , başa çıkılması gereken sorunlarla karşılaşılabilir. Kimisi, karşılaştığı zorlayıcı ve örseleyici bu olaylar karşısında kurabiye gibi dağılıp desteğe ihtiyaç duyarken, kimileri durumu çabucak atlatıp eski haline dönüverir.
İşte bazılarını zorlu yaşam olayları karşısında güçlü kılan bu özellik, psikolojik sağlamlılıktır. Hakikate olan inancın verdiği dayanma, kendi kendini toparlama ve mücadele gücüdür. Bugün olmazsa yarın ama bir gün mutlaka diyebilme becerisidir.
Her insanın dünya algılayışı farklı olduğu gibi , psikolojik sağlamlık da kişiden kişiye göre değişkenlik gösterir. Kimisi tek kıvılcımla küle döner, kimisi ateş çemberinden oynayarak geçer.
Güç , insanın ruhundadır kaslarında değil. Bu nedenle psikolojik sağlamlık, bireyin iyi oluşu için sahip olduğu kaynakları pozitif yönde kullanabilme kapasitelerinin tamamını içerir. Bunu yapabilenler “sağlam, dayanıklı” bireyler olarak değerlendirilir. Onlar, fırtınalara rağmen deniz sevgisinden vazgeçmeyenlerdir. Hayatına daha fazla gün katamayan insanın, günlerine hayat katmasıdır.
‘’Hayat nehrinde bir salın üzerinde ilerleyen insanoğlu, beklenmedik şekilde karşılaştığı zorlayıcı olaylarda, elinde kürekleri ile hayatta kalmaya, yoluna devam etmeye çalışır. Bazen dalgalı sularla mücadele ederken, bazen de sığ sularda bataklığa saplanma, devrilme tehlikesiyle baş etmenin yollarını arar.
Aramızdan bazıları böylesi zor anlarda imkanlarını kullanarak can yeleklerini takar, yanındakilerden daha güçlü rehberlikler kolaylıkla alabilirken, bazıları destekleri yetersiz olmasına rağmen, dalgalı sularla savrulurken saplandığı bataklık kenarlarından deneyimlerle çıkar ve kendilerini güçlendirerek sallarıyla yola devam ederler.(1) Aksi halde, ilk yumrukta maçı bırakan boksörün mücadelesinin ne değeri kalırdı ki ? Her fırtınada yolcular gemiyi terk etseydi, kim okyanusu geçebilirdi ki ?
Bitkiler ve hayvanlar tabiatta hayatta kalma mücadelesi verir. Bunu başaranlar, tabiatla uyum sağlayarak yarına kalır, başaramayanlar ise elenip yerini başkasına bırakır. Biz insanların ise bitki ve hayvanlardan daha kaliteli ve dengeli bir mücadele göstermesi gerekir. Bu mücadelenin ana direklerinden biri de, yine psikolojik sağlamlılık.
Gökyüzünde kanat çırpan kuşların dahi, kanatlarının hareketleri bir aşağı bir yukarı değil midir ? Ancak böylece yol alıyorlar. Psikolojik sağlamlık, işte o kanatlara üflenen havadır.
Hayata tek boyutlu bakmadan, bu tür bakış açıları ile de olayları değerlendirmek psikolojik sağlamlılığı kuvvetlendirir. Zira “şerrin içinde hayır”, “kötünün içinde iyi” ve karanlığın içinde bir umut ışığı bulunabilir. Üstad Sezai Karakoç şirinde ne güzel ifade eder; ‘’ Gün batsa ne olur , geceyi onaran bir mimar vardır. Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır ‘’
Hayatla barışık olup, hikâyesine razı olarak yaşamak, psikolojik sağlamlığın ilk basamağı. Yaşananları içine sindirmemizin en aydınlık yolu. Haydi, bir tutam esneklik ve anlamsız dramlardan uzak durarak bu yolu adımlamanın şimdi tam vakti.
- uskudar.edu.tr/ Öğr. Gör. Kudret Eren Yavuz