Türk Milliyetçileri Nerede ve Nasıl Mevzilenmeli ?
Yazımıza başlamadan önce "6 Şubat Depremi"nde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet , yakınlarına başsağlığı diliyorum . Millet olarak ağır bir imtihandan geçtiğimiz vakıa ... Türk milleti muhakkak yaralarını saracak , güzel ve müreffeh günlerin kapısını nihayetinde aralayacaktır . Buna inanıyoruz .
Millî felâket nedeniyle 1 ay ertelenen seçim gündemi , muhalefetin adayını kamuoyuna tanıtmasıyla tekrar canlandı . Klasik bir tabirle seçim sath-i mailine girmiş bulunmaktayız . Partiler ; programlarını , projelerini ve vaatlerini toplum nezdinde sunmaya başladı . Genel vaatlerin içeriğine göz attığımızda millî ihtiyaçlara dair ciddi bir çalışmaya şahit olamadığımızı üzülerek belirtmek isterim . Ismarlama çerçevelerin , politik menfaatlerin "millî zaruret"leri güme getirdiği gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor . Peki , millî zaruretlerin bu denli ıskalandığı kertede milliyetçi organizasyonlar ne iş görmekte , nasıl bir kamuoyu oluşturmaktadır ? Bu mesele , sadece bugünün değil dünün ve yarınların da meselesi olarak her daim önümüzde tezahür etmektedir . Acaba yeterince lobi faaliyeti güdemiyor muyuz ? Şahsen sayısal / niceliksel olarak belki de son dönemlerin en büyük rüzgârını arkamıza aldığımız kanaatindeyim . Hatta görülen o ki süreç , milliyetçi reflekslerin daha da bileneceği ve toplumsal dinamikleri harekete geçireceği sinyallerini veriyor .
Gelgelelim , bu rüzgârı kanalize edebileceğimiz bir "menzil"den mahrumuz .
Bahsini ettiğimiz "menzil" bir politik organizasyon değildir . Siyasetüstü , sivil paradigmalar üretebilen ve Türk milliyetçilerinin meseleleriyle biliştiği Türkiye çapında bir platforma ihtiyacımız olduğu son meseleler vesilesiyle bir kez daha öne çıktı . Türk fikir tarihinde bu tip bir platforma dair teşebbüsler oldu ancak yâ akamete uğradı yâ siyasetin vitrini tarafından çöküldü yâ da akademik evrenin fasit/dar dairesinde kalıp kitleselleşemedi . Bakıyoruz ki , her yerde bir şekilde varız . Peki yâ varlığımızın içeriği , algılanma biçimimiz ? Alelâde bir siyasi dinamik olarak değerlendirilmek , ulusal güvenliğin sigortası olarak görülmek , "reaksiyoner" duyguları örgülemek vs. Türk milliyetçiliği adına bir kazanım olabilir mi ? Türk modernizasyonunun "kurmay" aklı olan bu fikre "onbaşı" rolünü reva görülmesini kanıksamamız mümkün mü ? Zinhar , bunu kabul etmemiz mümkün değildir . Ama görüyoruz ki hikâyenin kurgulayıcıları tarafından senaryo o tarafa evriliyor . Elbette , bu cürretkârlığı onlara bahşeden şey sadece bireysel noksanlıklarımız değil . Bütün hâlde ülkenin mukadderatına yön verecek bir kadro / sistemli fikirden mahrum oluşumuzdan kaynaklanıyor . Siz istediğiniz kadar güçlü bir fikre sahip olduğunuzu iddia edin . Memleketin meselelerine dair analitik çözümlemeler yapabilen bir "doktrin" ve onun uygulayıcısı kadrolar geliştiremediğiniz sürece sayısal / niceliksel değerlendirmelere muhatap kalırsınız . Bu işin tabiatında bu var .
Türk milliyetçiliği içinde farklı doz ve yönelimlerini her daim barındırdı . Ötüken'den Viyana'ya bir hat üzerinde dinamik seyrini sürdüren , farklı kültür ve medeniyetlerle diyalog zemini kurabilen bir milletin çocukları için bu doz ve yönelimleri doğal karşılıyoruz . Mühim olan şey farklılıklarımızın üstündeki "asgari müşterek"lerdir . Türk milliyetinin teşekkülünde rol oynayan kültürel ve inançsal dinamiklerde ittifak edip bir "konsept" vücuda getirmek çok da zor olmasa gerek .. Hâl-i hazırda tarihî zeminimizin bize aynı zamanda genel bir rota belirlediğini de görüyoruz . Bugün bu rota , gelişen ve değişen dünyada yeni açılımlar kazanıyor . Çevre sorunlarından ontolojik kodları sarsılan aile kurumuna kadar milliyetçilik , geniş bir sahaya yayılan bir hareket zeminine mecburdur .
Türk milliyetçileri evvelâ kendilerine tayin edilen "rol"ü inkâr edecek . Makûl zeminde oluşturduğu "kurultaylar"la bir ifade ve bilişim zemini kazanacak . Genel-geçer doğruların tezgâhına düşmeyecek ve yolunu kendisi çizecek . Meselelerini ülkenin tüm gündem maddelerine teşmil edecek ve kaderini ülke kaderine ortak edecek . Önce bilişeceğiz . Birbirimizi anlayacağız . Sonra ortak bir dil geliştirip ülkenin içinde boğulduğu girdaba yöneleceğiz . Uzun soluklu bir yolda yürüyoruz . "Sefer"i zafere yeğlediğimiz takdirde bu bayrak elden ele taşınacaktır .
Politik vizörlerin bize gösterdiği tabloyu doğru okuyalım . Yolumuz uzun , mesuliyetlerimizin farkında olalım ve "mesele" odaklı hareket çizgimize sarılalım . Tanrı Teâlâ Hazretleri , Türk'ü korusun ve yüceltsin .
Anasayfa
Yazarlar
Aykut Oğuz POLAT
Yazı Detayı
Bu yazı 512+ kez okundu.
Türk Milliyetçileri Nerede ve Nasıl Mevzilenmeli ?
Türk Milliyetçileri Nerede ve Nasıl Mevzilenmeli ?
Yazımıza başlamadan önce "6 Şubat Depremi"nde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet , yakınlarına başsağlığı diliyorum . Millet olarak ağır bir imtihandan geçtiğimiz vakıa ... Türk milleti muhakkak yaralarını saracak , güzel ve müreffeh günlerin kapısını nihayetinde aralayacaktır . Buna inanıyoruz .
Millî felâket nedeniyle 1 ay ertelenen seçim gündemi , muhalefetin adayını kamuoyuna tanıtmasıyla tekrar canlandı . Klasik bir tabirle seçim sath-i mailine girmiş bulunmaktayız . Partiler ; programlarını , projelerini ve vaatlerini toplum nezdinde sunmaya başladı . Genel vaatlerin içeriğine göz attığımızda millî ihtiyaçlara dair ciddi bir çalışmaya şahit olamadığımızı üzülerek belirtmek isterim . Ismarlama çerçevelerin , politik menfaatlerin "millî zaruret"leri güme getirdiği gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor . Peki , millî zaruretlerin bu denli ıskalandığı kertede milliyetçi organizasyonlar ne iş görmekte , nasıl bir kamuoyu oluşturmaktadır ? Bu mesele , sadece bugünün değil dünün ve yarınların da meselesi olarak her daim önümüzde tezahür etmektedir . Acaba yeterince lobi faaliyeti güdemiyor muyuz ? Şahsen sayısal / niceliksel olarak belki de son dönemlerin en büyük rüzgârını arkamıza aldığımız kanaatindeyim . Hatta görülen o ki süreç , milliyetçi reflekslerin daha da bileneceği ve toplumsal dinamikleri harekete geçireceği sinyallerini veriyor .
Gelgelelim , bu rüzgârı kanalize edebileceğimiz bir "menzil"den mahrumuz .
Bahsini ettiğimiz "menzil" bir politik organizasyon değildir . Siyasetüstü , sivil paradigmalar üretebilen ve Türk milliyetçilerinin meseleleriyle biliştiği Türkiye çapında bir platforma ihtiyacımız olduğu son meseleler vesilesiyle bir kez daha öne çıktı . Türk fikir tarihinde bu tip bir platforma dair teşebbüsler oldu ancak yâ akamete uğradı yâ siyasetin vitrini tarafından çöküldü yâ da akademik evrenin fasit/dar dairesinde kalıp kitleselleşemedi . Bakıyoruz ki , her yerde bir şekilde varız . Peki yâ varlığımızın içeriği , algılanma biçimimiz ? Alelâde bir siyasi dinamik olarak değerlendirilmek , ulusal güvenliğin sigortası olarak görülmek , "reaksiyoner" duyguları örgülemek vs. Türk milliyetçiliği adına bir kazanım olabilir mi ? Türk modernizasyonunun "kurmay" aklı olan bu fikre "onbaşı" rolünü reva görülmesini kanıksamamız mümkün mü ? Zinhar , bunu kabul etmemiz mümkün değildir . Ama görüyoruz ki hikâyenin kurgulayıcıları tarafından senaryo o tarafa evriliyor . Elbette , bu cürretkârlığı onlara bahşeden şey sadece bireysel noksanlıklarımız değil . Bütün hâlde ülkenin mukadderatına yön verecek bir kadro / sistemli fikirden mahrum oluşumuzdan kaynaklanıyor . Siz istediğiniz kadar güçlü bir fikre sahip olduğunuzu iddia edin . Memleketin meselelerine dair analitik çözümlemeler yapabilen bir "doktrin" ve onun uygulayıcısı kadrolar geliştiremediğiniz sürece sayısal / niceliksel değerlendirmelere muhatap kalırsınız . Bu işin tabiatında bu var .
Türk milliyetçiliği içinde farklı doz ve yönelimlerini her daim barındırdı . Ötüken'den Viyana'ya bir hat üzerinde dinamik seyrini sürdüren , farklı kültür ve medeniyetlerle diyalog zemini kurabilen bir milletin çocukları için bu doz ve yönelimleri doğal karşılıyoruz . Mühim olan şey farklılıklarımızın üstündeki "asgari müşterek"lerdir . Türk milliyetinin teşekkülünde rol oynayan kültürel ve inançsal dinamiklerde ittifak edip bir "konsept" vücuda getirmek çok da zor olmasa gerek .. Hâl-i hazırda tarihî zeminimizin bize aynı zamanda genel bir rota belirlediğini de görüyoruz . Bugün bu rota , gelişen ve değişen dünyada yeni açılımlar kazanıyor . Çevre sorunlarından ontolojik kodları sarsılan aile kurumuna kadar milliyetçilik , geniş bir sahaya yayılan bir hareket zeminine mecburdur .
Türk milliyetçileri evvelâ kendilerine tayin edilen "rol"ü inkâr edecek . Makûl zeminde oluşturduğu "kurultaylar"la bir ifade ve bilişim zemini kazanacak . Genel-geçer doğruların tezgâhına düşmeyecek ve yolunu kendisi çizecek . Meselelerini ülkenin tüm gündem maddelerine teşmil edecek ve kaderini ülke kaderine ortak edecek . Önce bilişeceğiz . Birbirimizi anlayacağız . Sonra ortak bir dil geliştirip ülkenin içinde boğulduğu girdaba yöneleceğiz . Uzun soluklu bir yolda yürüyoruz . "Sefer"i zafere yeğlediğimiz takdirde bu bayrak elden ele taşınacaktır .
Politik vizörlerin bize gösterdiği tabloyu doğru okuyalım . Yolumuz uzun , mesuliyetlerimizin farkında olalım ve "mesele" odaklı hareket çizgimize sarılalım . Tanrı Teâlâ Hazretleri , Türk'ü korusun ve yüceltsin .
Ekleme
Tarihi: 27 Mart 2023 - Pazartesi
Türk Milliyetçileri Nerede ve Nasıl Mevzilenmeli ?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.