yandex
Nihat Can
Köşe Yazarı
Nihat Can
 

DİKKAT!

Dikkat! Türk Çıkabilir!     Dünyada iki bilinmeyen vardır.     Biri kutuplar, diğeri Türkler.                                     Albert Sorel              Bir zamanlar; Akdeniz’e “Türk Gölü” denildiği zaman akla Osmanlı Devleti’nin en büyük donanma komutanı Barbaros Hayrettin Paşa gelirdi. Kim bilebilirdi ki Midilli’de dünyaya gözlerini açan çocuğun büyüdüğünde okyanus sularını titreteceğini, adını denizlere nefer kılıp düşmanlarını Alplere tırmandıracağını? Günümüz karadaki Bordo Berelilerin denizlerde mukabili olan Kaptan-ı Deryası.  Asıl adı Hızır’dır. Hızır Reis’in çok fazla kadırgası ve donanması olmamasına rağmen, Akdeniz sularında adeta rüzgâr estirmiş, düşmanlarıyla raks etmiştir. Hızır Reis’ten en çok çeken de Alman imparatoru V. Karl’dır. V. Karl ne zaman Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa ile karşılaşsa yenik düşmüştür. Kaba tabirle Hızır Reis Alman İmparatorunu şamar oğlanına çevirmiştir her seferinde.               Biraz da futbol konuşalım, gömülüp gitmeyelim tarihin tozlu raflarına. Tozu yuttukça sıkılabiliriz belki. Haftanın en güzel golünü belirleyelim. Hakem hatalarına bir kırmızı kart da biz gösterelim. Fatih Hocanın sistemini çözmeye çalışalım, yerli futbolcularımıza veremediğimiz paraları yabancı topçulara “Bas Bas Paraları Leyla’ya” şarkısında olduğu gibi nasıl saçtığımızı anlatalım. Yok yok, her hafta Galatasarayın verilmeyen penaltısını tartışalım.             Neyse…             Nerede kalmıştık? Barbaros Hayrettin Paşa diyorduk…      Bir gün İspanya’ya yolunuz düşer de İspanyol kulübü Deportivo La Coruna futbol tamının maçına giderseniz, Deportivo takımının taraftarları hemen hemen her maçta Türk Bayrağı açtığını görürsünüz. Neden taraftarlar Türk Bayrağı açıyorlar? -Abi kesin amigoları Türk! -Yeni çıkan akımlardan biri mi? -Konyaspor’un pilot takımı mı? -Onlar kesin Erasmus öğrencileridir.        Maalesef hiçbiri değildir. Barbaros Hayrettin Paşa sevgisinden gelir. Nedir bu Hızır Reis’le taraftar arasındaki bağ? Hızır Reis de mi Deportivolu? Yoksa bu kulübü Hızır Reis mi kurdu? Bu durum tarihin olay yeri incelemesinde sayfalara şöyle nakşetmiştir:               Hızır Reis, Akdeniz sularına hükmettiği sıralarda İspanya’ya kadar ulaşmış, karşısına çıkan bütün güçleri bertaraf etmiştir. O sırada İspanya’da cesaretiyle ün salmış “Galicia” bölgesinin gençleri Hızır Reis’e büyük destekler vermişler. Bu iş birliğini içlerine sindiremeyen komşu kent Vigo’nun halkı La Coruna halkına “Türkler” adını takmışlardır.               Futbolseverler fark etmiştir, günümüz Deportivo maçlarında özellikle kale arkasında Türk Bayrağı’nın asılı olduğunu. ‘Türk gibi güçlü’ deyimini de dillerine pelesenk etmişlerdir. Takımımız Türk gibi güçlü derler. Hatta derneklerinin ismini de “La Passion Turca’dır.” Türkçe Anlamı ‘Türk tutkunu’dur. Turca derneğinin başkanı; Türk bayrağına sahip çıkmaktan duyduğu memnuniyeti bir olayla şöyle özetliyor:               “Şampiyonlar Ligi’nde Yunan takımı Panathinaikos’la oynadığımız maçta, 30 metreyi aşan bir Türk Bayrağı açmıştık. İnanın, Yunanistan’ın Riazor Stadı’nda yüzlerce Türk Bayrağı vardı. Stadın bir ucundan diğer ucuna Türk Bayrağı astık. Yunanlılar sahaya çıktıklarında dev Türk bayrağının yanı sıra yüzlerce ateşli taraftarın ellerindeki ay yıldızlı bayrakları görünce neye uğradıklarını şaşırdılar. Resmen stadı sessizlik bürüdü. Gördüklerine anlam vermeye çalışıyorlardı. Türkler mi bastı diye korkmadılar da değil. Ve o maçı kazandık. Dünyanın hiçbir yerinde kendi ulusunun bayrağının dışında, başka ülke bayrağına bu kadar çok sahip çıkan taraftar grubuna rastlayamazsınız.”               Özellikle Deportivo, Celta Vigo deplasmanına gittiğinde, Celta Vigolular, Deportivo taraftarlarını “Türkler Dışarı!” sloganlarıyla karşılaşıyorlar. Aslında bu davranış, Deportivo taraftarını aşağılamıyor, aksine gururlandırıyor.        Bu nedenle Celta Vigo-Fenerbahçe maçında Vigolular, Deportivoluları ve Türkleri rencide etmek, onlardan intikam almak istercesine “Kürdistan’a Özgürlük” pankartını açmışlardır. Keşke biz de Deportivo takımının bayraklarını açıp cevap verseydik.               Batıdaki Türk sevgisi ya korku ya da hayranlık boyutundadır. Türkleri sevmediğini gizlemeyen Voltaire bile kendi yanlışlarını örtbas etmek için bize yüzyıllardır iftira attıklarını söylediği kilise ve feodal düzene isyan etmiştir. Batının önemli medyası olan tiyatro, opera ve bale eserlerinde Türkler iyilik ve hoşgörü gibi özelliklerle öne çıkar, Rousseau’nun erdemli ve doğal insanıyla özdeşleştirilir. Türkleri konu alan eserler sayesinde her gece salonları dolduran seyirciler sahnede Türk giyim kuşamını, davranışlarını ve yaşayışını canlı bir biçimde görebilmiştir. 17. yüzyıldan bu yana Avrupa’da Türkleri konu alan yaklaşık 200 opera yazılmıştır. Bu eserlerde Türk kavramı; aydınlanmış, yönetimi altındaki insanlara değer veren, merhametli ve adaletli hükümdarı temsil eder. Bunu görmek için ‘Türk Marşı’ adıyla bildiğimiz ‘Rondo alla Turca’yı da bestelemiş olan Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma'' operasındaki karakterlere bakmak yeterli olacaktır.          İtalya’da Türkçe bilmeyen ve Türkleri görmeden 326 yıl Türkler gibi yaşamış Monzari Dağları’nın eteğinde “La Turchia” adıyla tanınan bir köy vardır. Düşünün dünyada bütün yollar Roma’ya çıkabilir ama Türk’ün ayak basmadığı ve sevgisini götürmediği topraklar yoktur.         Asya’da ya da Avrupa’da herhangi bir coğrafyayı gezerken, o topraklarda adaletin kültür ve medeniyetin sembolü haline gelmiş olan bir milletten; yani Türklerden çok derin izler ve o millete karşı büyük bir hayranlık görebilirsiniz. İşte bu sebeple diyoruz ki Türklerle tanışmış olan hangi coğrafyada dolaşırsanız dolaşın; bir şey her zaman aklınızda bulunsun: ‘Dikkat! Türk Çıkabilir!’                                  
Ekleme Tarihi: 24 Ocak 2023 - Salı

DİKKAT!

Dikkat! Türk Çıkabilir!

    Dünyada iki bilinmeyen vardır.

    Biri kutuplar, diğeri Türkler.

                                    Albert Sorel

 

 

         Bir zamanlar; Akdeniz’e “Türk Gölü” denildiği zaman akla Osmanlı Devleti’nin en büyük donanma komutanı Barbaros Hayrettin Paşa gelirdi. Kim bilebilirdi ki Midilli’de dünyaya gözlerini açan çocuğun büyüdüğünde okyanus sularını titreteceğini, adını denizlere nefer kılıp düşmanlarını Alplere tırmandıracağını? Günümüz karadaki Bordo Berelilerin denizlerde mukabili olan Kaptan-ı Deryası.  Asıl adı Hızır’dır. Hızır Reis’in çok fazla kadırgası ve donanması olmamasına rağmen, Akdeniz sularında adeta rüzgâr estirmiş, düşmanlarıyla raks etmiştir. Hızır Reis’ten en çok çeken de Alman imparatoru V. Karl’dır. V. Karl ne zaman Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa ile karşılaşsa yenik düşmüştür. Kaba tabirle Hızır Reis Alman İmparatorunu şamar oğlanına çevirmiştir her seferinde.

 

            Biraz da futbol konuşalım, gömülüp gitmeyelim tarihin tozlu raflarına. Tozu yuttukça sıkılabiliriz belki. Haftanın en güzel golünü belirleyelim. Hakem hatalarına bir kırmızı kart da biz gösterelim. Fatih Hocanın sistemini çözmeye çalışalım, yerli futbolcularımıza veremediğimiz paraları yabancı topçulara “Bas Bas Paraları Leyla’ya” şarkısında olduğu gibi nasıl saçtığımızı anlatalım. Yok yok, her hafta Galatasarayın verilmeyen penaltısını tartışalım.

            Neyse…

            Nerede kalmıştık? Barbaros Hayrettin Paşa diyorduk…

     Bir gün İspanya’ya yolunuz düşer de İspanyol kulübü Deportivo La Coruna futbol tamının maçına giderseniz, Deportivo takımının taraftarları hemen hemen her maçta Türk Bayrağı açtığını görürsünüz. Neden taraftarlar Türk Bayrağı açıyorlar?

-Abi kesin amigoları Türk!

-Yeni çıkan akımlardan biri mi?

-Konyaspor’un pilot takımı mı?

-Onlar kesin Erasmus öğrencileridir.

 

     Maalesef hiçbiri değildir. Barbaros Hayrettin Paşa sevgisinden gelir. Nedir bu Hızır Reis’le taraftar arasındaki bağ? Hızır Reis de mi Deportivolu? Yoksa bu kulübü Hızır Reis mi kurdu? Bu durum tarihin olay yeri incelemesinde sayfalara şöyle nakşetmiştir:

 

            Hızır Reis, Akdeniz sularına hükmettiği sıralarda İspanya’ya kadar ulaşmış, karşısına çıkan bütün güçleri bertaraf etmiştir. O sırada İspanya’da cesaretiyle ün salmış “Galicia” bölgesinin gençleri Hızır Reis’e büyük destekler vermişler. Bu iş birliğini içlerine sindiremeyen komşu kent Vigo’nun halkı La Coruna halkına “Türkler” adını takmışlardır.

 

            Futbolseverler fark etmiştir, günümüz Deportivo maçlarında özellikle kale arkasında Türk Bayrağı’nın asılı olduğunu. ‘Türk gibi güçlü’ deyimini de dillerine pelesenk etmişlerdir. Takımımız Türk gibi güçlü derler. Hatta derneklerinin ismini de “La Passion Turca’dır.” Türkçe Anlamı ‘Türk tutkunu’dur. Turca derneğinin başkanı; Türk bayrağına sahip çıkmaktan duyduğu memnuniyeti bir olayla şöyle özetliyor:

 

            “Şampiyonlar Ligi’nde Yunan takımı Panathinaikos’la oynadığımız maçta, 30 metreyi aşan bir Türk Bayrağı açmıştık. İnanın, Yunanistan’ın Riazor Stadı’nda yüzlerce Türk Bayrağı vardı. Stadın bir ucundan diğer ucuna Türk Bayrağı astık. Yunanlılar sahaya çıktıklarında dev Türk bayrağının yanı sıra yüzlerce ateşli taraftarın ellerindeki ay yıldızlı bayrakları görünce neye uğradıklarını şaşırdılar. Resmen stadı sessizlik bürüdü. Gördüklerine anlam vermeye çalışıyorlardı. Türkler mi bastı diye korkmadılar da değil. Ve o maçı kazandık. Dünyanın hiçbir yerinde kendi ulusunun bayrağının dışında, başka ülke bayrağına bu kadar çok sahip çıkan taraftar grubuna rastlayamazsınız.”

 

            Özellikle Deportivo, Celta Vigo deplasmanına gittiğinde, Celta Vigolular, Deportivo taraftarlarını “Türkler Dışarı!” sloganlarıyla karşılaşıyorlar. Aslında bu davranış, Deportivo taraftarını aşağılamıyor, aksine gururlandırıyor.

 

     Bu nedenle Celta Vigo-Fenerbahçe maçında Vigolular, Deportivoluları ve Türkleri rencide etmek, onlardan intikam almak istercesine “Kürdistan’a Özgürlük” pankartını açmışlardır. Keşke biz de Deportivo takımının bayraklarını açıp cevap verseydik.

 

            Batıdaki Türk sevgisi ya korku ya da hayranlık boyutundadır. Türkleri sevmediğini gizlemeyen Voltaire bile kendi yanlışlarını örtbas etmek için bize yüzyıllardır iftira attıklarını söylediği kilise ve feodal düzene isyan etmiştir. Batının önemli medyası olan tiyatro, opera ve bale eserlerinde Türkler iyilik ve hoşgörü gibi özelliklerle öne çıkar, Rousseau’nun erdemli ve doğal insanıyla özdeşleştirilir. Türkleri konu alan eserler sayesinde her gece salonları dolduran seyirciler sahnede Türk giyim kuşamını, davranışlarını ve yaşayışını canlı bir biçimde görebilmiştir. 17. yüzyıldan bu yana Avrupa’da Türkleri konu alan yaklaşık 200 opera yazılmıştır. Bu eserlerde Türk kavramı; aydınlanmış, yönetimi altındaki insanlara değer veren, merhametli ve adaletli hükümdarı temsil eder. Bunu görmek için ‘Türk Marşı’ adıyla bildiğimiz ‘Rondo alla Turca’yı da bestelemiş olan Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma'' operasındaki karakterlere bakmak yeterli olacaktır. 

 

      İtalya’da Türkçe bilmeyen ve Türkleri görmeden 326 yıl Türkler gibi yaşamış Monzari Dağları’nın eteğinde “La Turchia” adıyla tanınan bir köy vardır. Düşünün dünyada bütün yollar Roma’ya çıkabilir ama Türk’ün ayak basmadığı ve sevgisini götürmediği topraklar yoktur.

 

      Asya’da ya da Avrupa’da herhangi bir coğrafyayı gezerken, o topraklarda adaletin kültür ve medeniyetin sembolü haline gelmiş olan bir milletten; yani Türklerden çok derin izler ve o millete karşı büyük bir hayranlık görebilirsiniz. İşte bu sebeple diyoruz ki Türklerle tanışmış olan hangi coğrafyada dolaşırsanız dolaşın; bir şey her zaman aklınızda bulunsun: ‘Dikkat! Türk Çıkabilir!’

               

               

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Hasan
(24.01.2023 09:27 - #72299)
Eline sağlık ❤️
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Lastikçi Ömer Erzurum
(24.01.2023 12:43 - #72301)
Seni yakınen tanımama rağmen gizli bir hazinesin bir solukta okuduğum bir yazıydı kalemine sağlık
Nihat Can Teşekkür ederim üstadım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.