Her yerimiz üniversite oldu, nerede bir dağ taş bulsalar hemen iki bina dikip yüksek okul yapıyorlar. Hatta ‘yüksek okul’ kelimesini dağın tepesine üniversite yapıp, böylece coğrafi bir yüksekliğe ulaşmak olduğunu düşünüyor bile olabilirler. Hadi bunu anladık diyelim, bir de büyük şehirlerde apartmanlara yapılan üniversiteler var. Altı mektep üstü bildiğiniz ev bark dolu, bir alay ucubeden teşekkül etmiş ‘eğitim yuvaları’. Büyük bir dükkân görmesinler, aman yâ Rabbi, bir bu ‘eğitimciler’ bir de zincir süper marketler hiç dayanamayıp hemen bir işletme açıveriyorlar. T.C. Apartman Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Hortumla Bahçe Sulama Ana Bilim Dalı başkanlığı… İçeride bir takım talebe kılıklı şahıslar, hoca suretli zâtlar. Talebe dediysek, bu şahısların ilim talebini, hocaların da ilim irfan arzusunu gören ve duyan iki Müslüman erkek şahide daha rastlanılmamıştır.  İki yüz şu kadar üniversite, bir sürü takım teşkilat, yahu insanın aklı almıyor, memleketimizde hâli hazırda 9 milyon yüksek okul talebesi varmış. Bu nüfusun yüzde 10’u ediyor. Bu talebeler dört, bazı bölümlerde beş sene ıvır zıvır Pokemon Yetiştiriciliği, Etliekmek Sündürücülüğü bölümlerinde nasıl ve niçin ömür tüketiyor? Apartman altlarına nayloncu milyoncu gibi bunların çoğalmasının müsebbibi kim? Hani neredeyse Bizimkiler dizisindeki Cemil gibi, ‘Sevim koş, rektör geldi’ diye bağırılacak komiklikte, karikatürlerde ancak göreceğimiz bir manzara ile karşı karşıyayız. ‘Sevim koş, dekan yeni makam arabası almış’. Peki benim de bir tavsiyem var, bunları bir sürü bina, tabela, takım-taklavat uğraşacaklarına, bi 302 otobüs bulup ufaktan düzenleseler de mahalle mahalle gezip eğitim verseler. Hem talebeye kolaylık hem de hocalara. Bi de reklam ‘cingılı’, seyyar üniversiteniz ayağınıza geldi, diplomalarım vaaar, diplomacıııığğğğ… Ankara’da koca koca binalarda tek işi sosyal medyada ‘karate yapan inek’ videosu izlemek olan memurlardan birisi dahi bu meseleyi dert ediyor mu? Hiç zannetmem. Popülizm vatanın tüm kalelerini zapt etmiş, bütün tersanelerine girmiş. Bu meselenin halli galiba hepsini kapatıp temeline cıva dökmektir gibime geliyor ama, yine ‘böyüklerimiz’ en iyisini bilir elbet. Siz en iyisi, bu hal ne haldır deyu icra makamındakilerine sorun, ben bilmem tabi. ‘Sevim koş, mesele çözmeyen kabız bürokratlar geldi’…