yandex
Süleyman Mutlu
Köşe Yazarı
Süleyman Mutlu
 

Et yiyince San Marino'dan bahseden adam

Normal insan kimdir? Anormaller neye göre anormaldir? Mesela bir memlekette kırmızı ışıkta durmamak delilik sayılırken, bir memlekette norm haline geldiyse biz hangisini esas alacağız? Geçen mi normal, geçmeyen mi? Hüseyin Rahmi’nin ‘Ben deli miyim’ isimli eserinde der ki: ‘Hey! Kendini akıllı sanan zavallı, kira otomobillerine konan taksimetreler gibi sana da her saatini, hareketini yazan bir alet bağlasalar, bazı bazı tımarhanedekileri imrendirecek şeyler yaptığını belki biraz anlardın. Komşuda bir oyun havası çalınırken odanın kapısını örtüp de kendi kendine göbek attığın yok mudur? Aynanın karşısında suratını eğip bükerek kendini zeklendiğin hiç olmadı mı? Daha böyle hoşlandığımız, fakat kimseye göstermek istemediğimiz birçok tımarhanelik davranışlarımız vardır. Demek hepimiz birer parça gizli deliyiz.’ Evet belki de değiliz, nasıl baktığımıza bağlı. Bu satırların yazarı delilerle, aklî olarak farklı olan insanlarla konuşmaya bayılırım. Dünyanın en pazarlıksız, en düz, en doğru laflarını ederler. Abi adamın iki dünya kaygısı yok, bu dünyada kanunen, ötesinde dinen mükellef değil, falan kızar mı filan darılır mı korkusu dimağının yollarına hiç uğramamış. Bu ‘delilik’ hâli bazı insanlarda zamana ve zemine göre değişebiliyor. Misâlen bir kişi kış ayarında tamamen normal bir hayat sürerken bahar gelince anormal davranabiliyor ve bu manada mevsimlik deliler de hayatın bir hakikati gibi duruyor. Bu grubu bir fenomen olarak tespitini yapıp psikologlara havale ettikten sonra başka bir gruba geçelim. İşin öte tarafında bu hâl bazen insanın yiyip içtiğine göre bile -alkolü kastetmiyorum- değişebiliyor. Bir vakit önce biz talebe iken ahbaplar arasında bir piknik mevzu açıldı. Aslında bilinen mevzular, nereye gidelim, ne yiyelim, neyle gidelim vesaire muhabbetler… Tabi bir de kim gelecek, çağrılacak derken bir abimizin adı geçti. Sevdiğimiz, hürmet edip sözüne itimat ettiğimiz ve hayatını kendi ölçülerinde belli bir ciddiyet içinde yaşayan bu zâttan bahis açılınca bizim kısmen genç ekipten bir arkadaş: ‘Falan abiyi çağıralım mı, çağırmayalım mı emin değilim’ diye fikir beyan etti. Ben de: ‘Olur mu canım, o bizim falan abimiz, çağrılmaz olur mu hiç’ deyince az evvel fikir beyan eden dostumuz bana dönerek: ‘İyi dedin de falan abi et yiyince saçmalıyor’ der demez bir kahkaha patlattım. Devamında ağzımı şakırdatıp hadisenin künhüne bir seyahat etmek isteyerek: ‘Nasıl yani, ne demek et yiyince zırvalıyor’ deyip sandalyedeki yerime tekrar yerleşip cevabı bekledim. O dostum: ‘Bildiğin saçmalıyor, gülmeye başlıyor, San Marino’dan bahsediyor’ lafına ağzımdaki çayı püskürtüp bağırarak güldüm. Bu cümle bu şekilde şahsımdan daha kuvvetli bir kahkaha ile mukabele görünce oturduğumuz kafenin diğer sakinlerinin kafalarının bizim masaya döndüklerini fark ettim. Bir saniyelik bir düşünme süresi içinde ‘Böyle höykürerek gülmemeliyim’ diye kendimi telkin edip, geçici meskûn olduğum sandalyede bir kere daha oturma pozisyonumu değiştirdim. ‘Falan abide kronik, ne zaman et yese cihanın en ciddiyetsiz adamlarından birine tebeddül ediveriyor, San Marino ne ulu belde, dünya tarihine damga vurmuş, kah kah kah kah bir kahkaha, Geleceksen gel gayrı, on yedi benli Şadiye, San Marino ne mukaddes memleket, ha ha ha ha bir kahkaha daha’… San Marino hakikaten dalga geçilecek bir yer olabilir, fakat bu bir gıda maddesinin, hem de temel bir gıda maddesinin tüketiminde ortaya çıkması dikkate değer… İnsan ben ne biçim sağlıklıyım demeye gelmiyor, affedersiniz bir mide bozulması insanı nerelerde nöbetler tutturuyor. Ben ne akıllı adamım demeye de gelmez, illaki etrafınızda farklı sebeplerden ‘aklî dengesi’ bozulmuş adamlara tesadüf etmişsinizdir. İşte, falan yakını falan sebepten vefat etti, falan yerden düştü, şu veya bu, bir sürü sebepten ‘kafayı sıyıran’ insanlar. Benim, ben ben demeye gelmez, bir gıdım et dahi insanı filmlerde oynayan arabesk şarkıcılar gibi derbeder edip perişanlıklara gark edebilir. Sahi ey okuyucu, sen hangi gıda maddesini tüketince, neden bahsediyorsun?
Ekleme Tarihi: 18 Nisan 2023 - Salı

Et yiyince San Marino'dan bahseden adam

Normal insan kimdir? Anormaller neye göre anormaldir? Mesela bir memlekette kırmızı ışıkta durmamak delilik sayılırken, bir memlekette norm haline geldiyse biz hangisini esas alacağız? Geçen mi normal, geçmeyen mi? Hüseyin Rahmi’nin ‘Ben deli miyim’ isimli eserinde der ki: ‘Hey! Kendini akıllı sanan zavallı, kira otomobillerine konan taksimetreler gibi sana da her saatini, hareketini yazan bir alet bağlasalar, bazı bazı tımarhanedekileri imrendirecek şeyler yaptığını belki biraz anlardın. Komşuda bir oyun havası çalınırken odanın kapısını örtüp de kendi kendine göbek attığın yok mudur? Aynanın karşısında suratını eğip bükerek kendini zeklendiğin hiç olmadı mı? Daha böyle hoşlandığımız, fakat kimseye göstermek istemediğimiz birçok tımarhanelik davranışlarımız vardır. Demek hepimiz birer parça gizli deliyiz.’ Evet belki de değiliz, nasıl baktığımıza bağlı. Bu satırların yazarı delilerle, aklî olarak farklı olan insanlarla konuşmaya bayılırım. Dünyanın en pazarlıksız, en düz, en doğru laflarını ederler. Abi adamın iki dünya kaygısı yok, bu dünyada kanunen, ötesinde dinen mükellef değil, falan kızar mı filan darılır mı korkusu dimağının yollarına hiç uğramamış. Bu ‘delilik’ hâli bazı insanlarda zamana ve zemine göre değişebiliyor. Misâlen bir kişi kış ayarında tamamen normal bir hayat sürerken bahar gelince anormal davranabiliyor ve bu manada mevsimlik deliler de hayatın bir hakikati gibi duruyor. Bu grubu bir fenomen olarak tespitini yapıp psikologlara havale ettikten sonra başka bir gruba geçelim. İşin öte tarafında bu hâl bazen insanın yiyip içtiğine göre bile -alkolü kastetmiyorum- değişebiliyor. Bir vakit önce biz talebe iken ahbaplar arasında bir piknik mevzu açıldı. Aslında bilinen mevzular, nereye gidelim, ne yiyelim, neyle gidelim vesaire muhabbetler… Tabi bir de kim gelecek, çağrılacak derken bir abimizin adı geçti. Sevdiğimiz, hürmet edip sözüne itimat ettiğimiz ve hayatını kendi ölçülerinde belli bir ciddiyet içinde yaşayan bu zâttan bahis açılınca bizim kısmen genç ekipten bir arkadaş: ‘Falan abiyi çağıralım mı, çağırmayalım mı emin değilim’ diye fikir beyan etti. Ben de: ‘Olur mu canım, o bizim falan abimiz, çağrılmaz olur mu hiç’ deyince az evvel fikir beyan eden dostumuz bana dönerek: ‘İyi dedin de falan abi et yiyince saçmalıyor’ der demez bir kahkaha patlattım. Devamında ağzımı şakırdatıp hadisenin künhüne bir seyahat etmek isteyerek: ‘Nasıl yani, ne demek et yiyince zırvalıyor’ deyip sandalyedeki yerime tekrar yerleşip cevabı bekledim. O dostum: ‘Bildiğin saçmalıyor, gülmeye başlıyor, San Marino’dan bahsediyor’ lafına ağzımdaki çayı püskürtüp bağırarak güldüm. Bu cümle bu şekilde şahsımdan daha kuvvetli bir kahkaha ile mukabele görünce oturduğumuz kafenin diğer sakinlerinin kafalarının bizim masaya döndüklerini fark ettim. Bir saniyelik bir düşünme süresi içinde ‘Böyle höykürerek gülmemeliyim’ diye kendimi telkin edip, geçici meskûn olduğum sandalyede bir kere daha oturma pozisyonumu değiştirdim. ‘Falan abide kronik, ne zaman et yese cihanın en ciddiyetsiz adamlarından birine tebeddül ediveriyor, San Marino ne ulu belde, dünya tarihine damga vurmuş, kah kah kah kah bir kahkaha, Geleceksen gel gayrı, on yedi benli Şadiye, San Marino ne mukaddes memleket, ha ha ha ha bir kahkaha daha’… San Marino hakikaten dalga geçilecek bir yer olabilir, fakat bu bir gıda maddesinin, hem de temel bir gıda maddesinin tüketiminde ortaya çıkması dikkate değer… İnsan ben ne biçim sağlıklıyım demeye gelmiyor, affedersiniz bir mide bozulması insanı nerelerde nöbetler tutturuyor. Ben ne akıllı adamım demeye de gelmez, illaki etrafınızda farklı sebeplerden ‘aklî dengesi’ bozulmuş adamlara tesadüf etmişsinizdir. İşte, falan yakını falan sebepten vefat etti, falan yerden düştü, şu veya bu, bir sürü sebepten ‘kafayı sıyıran’ insanlar. Benim, ben ben demeye gelmez, bir gıdım et dahi insanı filmlerde oynayan arabesk şarkıcılar gibi derbeder edip perişanlıklara gark edebilir. Sahi ey okuyucu, sen hangi gıda maddesini tüketince, neden bahsediyorsun?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolbolhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.